Çalıkuşu, 9-10 cm uzunluğunda güzel ötüşlü,renkli tüyleri olan,küçük olmasına karşın kar ve soğuğa dayanıklı, ortalama ömrü 30 yıl olan bir kuş türüdür.
Özgürlüğüne düşkün olan Çalıkuşu kafes'e konulduğunda önce tüylerinin parlaklığını kaybeder,ötmez,içine kapanır ve bir süre sonra ölür.
Kadınlar da çalıkuşuna benzer.Şiddet'e uğradıklarında yani kafese konulduğunda önce ruhları sonra bedenleri ölür.Ve ne yazık ki günümüzde tüm dünya da kadının varlığına,toplumsal konumuna,bedenine yönelik saldırılar artıyor.
Dünya da şiddet dilinin artması,kadın cinayetlerinin ve tecavüzlerin artışındaki etkenlerin başında gelmektedir.
Kadın ikinci cinsiyet değil,iki cinsiyetten biridir.Fakat kadını ikinci cinsiyet olarak gören bir akıl,söylemlerinde de bunu dile getirdiği için kadın,evde iş yaşamında,toplumun her alanında kafeste,baskı altında,yaşamak zorunda bırakılıyor.
Oysa toplumun sağlıklı ilerlemesi,sosyokültürel, sosyoekonomik ve psikolojik yönden gelişmesi gerilememesi için kadın sınırlandırılmamalı,baskı altına alınmamalıdır.
Osmanlı Devletinin kuruluşunda büyük rol oynayan Hayme Ana, Anadolu Moğollar tarafından işgal edilince Bacıyan-ı Rum teşkilatını kurarak kadınları örgütleyen Fatma Bacı,İzmir işgal edilince Sultanahmet mitinginde yüzbinlere konuşan Halide Edip,Kurtuluş Şavaşında Kağnılarıyla Cepheye malzeme taşıyan isimsiz kadın kahramanlar, kadın'ın neler başarabileceğinin,neler yapabileceğinin örneklerindendir.
Her kadın bir çalıkuşudur.
